Adnan Kaşıkçı Nasıl Öldü? Lüks İçinde Ölmek mi, Efsane Olmak mı?
Gelin dürüst olalım… Çoğumuz “ölüm” kelimesini duyduğumuzda ciddi, kasvetli ve hüzünlü bir havaya bürünürüz. Ama söz konusu isim Adnan Kaşıkçı olunca işler değişir. Çünkü bu adam öyle sıradan biri değildi ki ölümüne bile sıradan yaklaşalım! Servetiyle, ilişkileriyle, ihtişamlı hayat tarzıyla ve dillere destan lüks yaşam felsefesiyle dünya gündemine oturmuş bir figürden söz ediyoruz. Dolayısıyla bu yazı bir “ölüm haberi” gibi değil, bir “efsanenin son perdesi” gibi olacak. Hazırsanız, biraz gülerek, biraz şaşırarak ve bol bol merakla bu hikâyeye dalalım.
—
Adnan Kaşıkçı Kimdi? – Ölmeden Önce Dünyayı Kıskandıran Adam
Adnan Kaşıkçı, 1935 doğumlu Suudi Arabistanlı ünlü iş insanıydı. “Silah tüccarı” olarak tanınsa da, onu sadece bu unvanla sınırlamak büyük haksızlık olur. Çünkü o, aynı zamanda “lüksün kitabını yazan adamdı.”
Jetleri vardı.
Yatlar, saraylar, altın kaplama banyo muslukları…
Hollywood yıldızlarıyla dostluklar, kraliyetlerle iş ortaklıkları…
Kısacası, ‘Nasıl zengin olunur ve bu zenginlik nasıl göz önünde yaşanır?’ sorusunun yaşayan cevabıydı. Bu yüzden onun ölümü de, şaşırtıcı olmasa da merak uyandırıcıydı.
—
Adnan Kaşıkçı Nasıl Öldü? – Hollywood Finali Gibi Bir Son
Kaşıkçı’nın ölümüne dair olaylar, onun hayatı kadar gösterişli değildi ama bir o kadar sembolikti. 2017 yılında, 81 yaşındayken Londra’da hayata gözlerini yumdu. Resmî açıklamalara göre ölüm sebebi Parkinson hastalığı ile bağlantılı sağlık sorunlarıydı.
“Eee yani? Hepsi bu mu?” diye düşünenler olabilir. Ama düşünün: Ömrü boyunca dünyanın dört bir yanında başrol oynayan bir adam, sonunda hayat sahnesinden yavaşça, ışıklar altında değil ama onurlu bir şekilde çekildi. Hollywood filmleri gibi bir son değildi belki ama kesinlikle ‘Kaşıkçı usulü’ bir vedaydı.
—
Erkekler ‘Çözüm Arar’, Kadınlar ‘Hikâyeyi Yazar’
Şimdi bu ölümü erkek ve kadın gözünden iki farklı şekilde ele alalım, ama mizahı elden bırakmadan:
Erkeklerin bakışı: “Parkinson mu? Peki nasıl önlenirdi? İlaçlar yeterli miydi? Beslenme düzeni nasıldı?” Yani olaya tamamen çözüm ve strateji penceresinden bakarlar. Hatta bazıları, “Adamın serveti vardı, bir çare bulamaz mıydı?” diye bile sorar.
Kadınların bakışı: “Zavallı adam… Hayatı boyunca o kadar güçlüydü ama sonunda bedenine yenik düştü.” Daha empatik, daha insani, daha ilişki odaklı bir analiz gelir.
İşte Adnan Kaşıkçı’nın hikâyesi tam da bu iki bakışın birleştiği noktada ilginçleşir: Bir yanda güç, strateji ve para… Diğer yanda ise kaçınılmaz olan sonun getirdiği insani kırılganlık.
—
Ölüm Bile Onu Durduramadı: Mirası Hâlâ Aramızda
Kaşıkçı öldü ama mirası hâlâ yaşamaya devam ediyor. Bugün hâlâ:
İş dünyasında onun yaptığı milyar dolarlık anlaşmalar konuşuluyor.
“Lüks yaşam tarzı” denince hâlâ onun adı ilk sıralarda yer alıyor.
Popüler kültürde ise “Kaşıkçı gibi yaşamak” deyimi bir statü sembolü olmaya devam ediyor.
Yani beden gitmiş olabilir ama marka hâlâ yaşıyor. Tıpkı bir film karakteri gibi, jenerik akarken bile sahneden inmeyen o figür gibi…
—
Ölümle Bile Dalga Geçen Adam
Adnan Kaşıkçı’nın ölümü belki tıbben sıradandı ama ironik olan şu: Onun gibi bir adam, ölümle bile pazarlık yapacakmış gibi bir izlenim bırakmıştı. Eğer ölümle yüz yüze konuşsaydı muhtemelen şöyle derdi:
> “Beni götüreceksin ama önce şu yat turunu tamamlayayım, Monaco’da bir toplantım var.”
İşte bu mizah, bu özgüven ve bu yaşam stili, onu unutulmaz yapan asıl şeydi.
—
Sizce ‘Büyük Hayat’ Yaşamak Ne Demek?
Peki sizce bir insanı unutulmaz yapan şey nedir?
Servet mi? Ün mü? Yoksa yaşamı bir macera gibi yaşamak mı?
Adnan Kaşıkçı’nın hikâyesi, belki de bize şunu hatırlatıyor: Ölüm kaçınılmaz olabilir ama nasıl hatırlanacağımız tamamen bizim elimizde.
—
Sonuç: Adnan Kaşıkçı’nın ölüm hikâyesi, aslında onun nasıl yaşadığıyla ilgili. O, lüksün kralı, hayatın prensi ve ölümle bile dalga geçen bir figürdü. Şimdi sıra sizde: Siz hayatınızı nasıl bir efsane hâline getireceksiniz?
Yorumlarda buluşalım, çünkü bu konunun sonu yok! 😄